Alanya’nın altın kumsallarında, güneşin narin ışıkları altında bir sohbetin içinde buluyoruz kendimizi. Bu güzel beldede, zarafeti ve letafetiyle nam salmış Ezgisu Güneş ile hoş bir hasbihal etmek için bir araya geldik. Kendisi, yalnızca ihtişamlı duruşu ve sanatkâr ruhuyla değil, aynı zamanda insanlara sunduğu içtenlik ve muhabbetle de dikkatleri celbeden bir isim.
Ezgisu Güneş, uzun yıllardır sahnede arz-ı endam eden, kendine has tavırları ve duruşuyla adından söz ettiren bir sanatkâr. Ona göre, travesti olmak yalnızca bir kimlik değil, aynı zamanda bir sanattır. “Her insan kendi hikâyesini yazar, ben ise sahnede ve hayatın içinde bu hikâyeyi nağmelerle süslüyorum,” diyor. Onun nazarında güzellik, sadece zahiri surette değil, insanın iç dünyasında saklı olan cevherde gizlidir.
Bu tatlı sohbet sırasında Alanya’nın gece hayatı, insan ilişkileri ve yaşadığı tecrübeler üzerine de kelam ediyoruz. Ona göre, Alanya yalnızca turistlerin akın ettiği bir belde değil, aynı zamanda kendini keşfetmek isteyenler için de bir menzil. “Burada her gün yeni bir sergüzeşt başlar,” diyor Ezgisu Güneş. Geceleri, eğlencenin ve coşkunun doruğa ulaştığı bu şehirde, her an yeni bir dostluk kurulabilir, her köşe başında bambaşka bir hikâye yazılabilir.
Lakin, bu yolculuğun elbette meşakkatli tarafları da yok değil. Kimi zaman insanın hak ettiği muhabbeti ve hürmeti görmesi için sabır ve sebat göstermesi gerekir. Ezgisu Güneş, bu hususta da fevkalade bir metanet sergiliyor. “İnsan, varlığıyla, duruşuyla ve asaletiyle kendini kabul ettirir. Mühim olan, içindeki nuru hiç kaybetmemektir,” diyerek bize hayatın özünü hatırlatıyor.
Bu hoş sohbetin ardından, sahnede onu izlemek için sabırsızlanıyoruz. Ezgisu Güneş, sadece bir isim değil, aynı zamanda bir hikâye, bir zarafet nişanesi. Alanya’nın yıldızlı gecelerinde, onunla hasbihal etmek bir bahtiyarlık…
Alanya’nın ışıltılı gecelerinde, sahnede fırtınalar estiren bir isim var: Ezgisu Güneş. Zarafeti, kendine has duruşu ve sahnedeki enerjisiyle herkesi büyüleyen bu özel isimle bir araya geldik ve keyifli bir hasbihal gerçekleştirdik. Hem sahne hayatı hem de kişisel yolculuğu üzerine konuştuk. İşte Ezgisu Güneş’in samimi açıklamaları…
Sizi sahnede izleyen herkes büyük bir hayranlık duyuyor. Sizi sahneye çeken şey neydi?
Öncelikle nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Benim için sahne, sadece bir gösteri alanı değil, ruhumu en iyi şekilde ifade ettiğim yer. Çocukluğumdan beri müziğe ve dansa büyük bir ilgim vardı. Sahneye ilk adım attığımda, içimde tarif edilemez bir his oluştu. O an anladım ki burası benim gerçek dünyam.
Peki, sahne dışında Ezgisu Güneş nasıl biri?
Aslında çok sakin biriyim. Günlük hayatımda daha içe dönük ve kendi halinde bir insanım. Kalabalıkları sevsem de bazen kendimle baş başa kalmak bana iyi geliyor. Sahnedeki enerjim bambaşka ama özel hayatımda huzuru ve dinginliği tercih ediyorum.
Alanya’da yaşamak ve sahne almak nasıl bir his?
Alanya, bence tam bir masal şehri. Deniz, güneş, eğlence… Burada yaşamak ve sahne almak bana büyük bir özgürlük hissi veriyor. Turistik bir bölge olduğu için çok farklı insanlarla tanışma fırsatım oluyor. Her akşam yeni yüzler, farklı hikâyeler… Bu da beni besleyen bir şey.
Sizi örnek alan genç bireylere ne söylemek istersiniz?
Her zaman kendilerine inansınlar. Hayat, cesur olanları ödüllendirir. Bazen zor zamanlar olacak, belki kimsenin anlamadığını hissedecekler ama hiçbir zaman kendi ışıklarını söndürmesinler. İnsan ancak kendini sevdiğinde, hayatta gerçekten mutlu olabilir.
Son olarak, Ezgisu Güneş’in hayalleri neler?
Hayaller bitmez! Daha büyük sahnelere çıkmak, daha fazla insana dokunabilmek istiyorum. Ayrıca ileride, bu yolda yürümek isteyen gençlere destek olabileceğim projeler yapmak istiyorum. İnsan sadece kendisi için değil, başkalarına da ışık olmalı.
Bu keyifli sohbet için Ezgisu Güneş’e teşekkür ediyoruz. Alanya’nın ışıklı gecelerinde onun sahnesini izlemek isteyenler, mutlaka bir akşamını ona ayırmalı. Çünkü o sahnede sadece şarkı söylemiyor, bir ruh halini, bir hikâyeyi, bir hayali yaşıyor ve yaşatıyor…