Bir İkon: Mücella ile Sıcak Bir Sohbet
Kemer’in ışıltılı gece hayatı ve kültürel mozaiği içinde, sahne ışıklarının altında parlayan bir isim: Mücella. Yıllardır sahne performanslarıyla izleyicileri büyüleyen, samimi duruşu ve keskin zekâsıyla çevresine ilham veren bu renkli kişilikle, Kemer’in sokaklarında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Hem eğlence dünyasının perde arkasını hem de toplumsal önyargılara dair düşüncelerini anlattı.
“Sahne, Benim Özgürlük Alanım”
Mücella, sahneye ilk adım attığı günü “Küçüklüğümden beri dans etmek ve insanları güldürmek istedim. Sahne, bana kim olduğumu hatırlatan bir ayna gibi,” sözleriyle anlatıyor. Kemer’in turistik atmosferinin kendisine hem iş imkânı sunduğunu hem de farklı kültürlerden insanlarla buluşma şansı verdiğini söylüyor: “Burada her milletten insanla tanışıyorum. Dans ve müzik evrensel bir dil; önyargıları eritiyor.”
Toplumsal Kabullenme ve Mücadele
Sohbet derinleştikçe, hayatın daha hassas yönlerine de değiniyoruz. “Türkiye’de LGBTİ+ birey olmak kolay değil,” diyen Mücella, “Ama Kemer gibi turistik bir bölgede insanların daha açık fikirli olması, bizim için bir nefes alanı yaratıyor,” şeklinde ekliyor. Aile içi ilişkilerden bahsederken, “Zamanla kabul görmek sabır gerektiriyor. Bugün annem bile sahne şovlarıma geliyor, bu benim en büyük zaferim,” diyerek gülümsüyor.
“Renkli Olmak, Dünyaya Renk Katmaktır”
Mücella’nın “renkli” sıfatını benimseme hikâyesi ise ilham verici: “Gençken farklı olmak korkutucuydu. Ama zamanla anladım ki, monotonluğu kırmak için renkler gerekiyor. Makyajım, kıyafetlerim, şovlarım… Hepsi birer direniş aslında. Bizi görünmez kılmaya çalışanlara inat, var olduğumuzu haykırıyoruz.”
Geleceğe Dair Umutlar
Sohbetimizin sonunda, genç LGBTİ+ bireylere tavsiyesini soruyoruz: “Kendinizi sevin. Hayat size zorla ‘tek renk’ olmayı dayattığında, bir gökkuşağı gibi parlayın. Destek gruplarına, sanata, sahnelere tutunun. Unutmayın: Siz varsanız, bu dünya daha güzel!”
Kemer’in turkuaz sahillerinin ardında, geceleri ışıl ışıl parlayan bir dünya var. Bu dünyanın en özgün seslerinden biri de Mücella… Sahnedeki performanslarıyla, samimiyetiyle ve mücadelesiyle yıllardır hem eğlence dünyasının hem de toplumsal dönüşümün simgelerinden biri haline gelen Mücella ile bu kez daha derin bir sohbete daldık. Hayatı, sanatı ve “farklı olmak” üzerine düşüncelerini paylaştı.
“Sahne Benim Evim… Seyirci İse Ailem”
Soru: Sahne hayatına nasıl başladınız?
Mücella: “Çocukken mahallede tek başıma dans ederdim. Annem, ‘Bu kız ya sanatçı olacak ya da mahallenin delisi!’ derdi. (Gülüyor.) Sonra bir gün, Kemer’de bir barda sahne alan bir arkadaşım beni izlemeye çağırdı. O gece, sahne arkasında titreyerek beklediğimi hatırlıyorum. Ama müzik başlayınca her şey değişti… Sanki tüm hayatım o andı. Sahne, bana kendim olma cesaretini verdi.”
Soru: İnsanlar sizi nasıl karşılıyor?
Mücella: “Kimisi alkışlarla, kimisi önyargılarla… Ama ben sadece insan olduğumu hatırlatmak için çabalıyorum. Bir gece, sahne aldıktan sonra yaşlı bir amca yanıma geldi: ‘Senin gibi cesur olmayı keşke gençken öğrenebilseydim,’ dedi. İşte o an, her şeye değdi.”
“Önyargıların Duvarını Sanatla Yıkıyorum”
Soru: Toplumun bakışı sizi nasıl etkiliyor?
Mücella: “Dışarıda ‘travesti’ diye fısıldaşanlar oluyor. Ama ben onlara gülümseyip ‘Mücella’ diye cevap veriyorum. Çünkü ismim bile bir direniş. Sanatımı, insanların kalbine dokunmak için kullanıyorum. Bir şarkı söylediğimde, dans ettiğimde, o önyargılı bakışların eridiğini görüyorum. İnsan, ancak tanıdığı şeyden korkmaz.”
Soru: Ailenizle ilişkileriniz nasıl?
Mücella: “Annem ilk zamanlar ‘Komşular ne der?’ diye ağlardı. Babamsa uzun süre konuşmadı. Ama zaman… Zaman her şeyin ilacı. Bugün annem, ‘Kızımın şovunu izlemeye gidiyorum!’ diye komşulara hava atıyor. Babamsa gizlice videolarımı izleyip ‘Aferin,’ diyor. Bu, zaferim.”
“Renklerim Korkularıma Karşı Kalkanım”
Soru: Neden bu kadar renkli giyinmeyi seviyorsunuz?
Mücella: “Siyah-beyaz bir dünyada yaşamak zorunda değiliz ki! Makyajım, elbiselerim… Hepsi birer manifesto. Gençken saklanırdım; erkek kıyafetleri giyip sokağa öyle çıkardım. Sonra düşündüm: Neden? Şimdi pembe tüyler, mor rujlar… Bunlar bana ‘Sen özgürsün!’ diye haykırıyor.”
Soru: Peki ya tacizler, nefret söylemleri?
Mücella: “Maalesef hâlâ var. Ama ben artık korkmuyorum. Bir keresinde biri sahneye atlayıp küfredince, mikrofonu aldım ve dedim ki: ‘Sevmiyorsan izleme, ama benim hayatımı yaşamana da izin vermem.’ Seyirci ayakta alkışladı. O an, yalnız olmadığımı hissettim.”
“Gençlere Sesleniyorum: Saklanmayın!”
Soru: Sizinle özdeşleşen gençlere ne demek istersiniz?
Mücella: “Saklanmayın! Evet, zor… Ama bir adım atın. Sanata, müziğe, dansa tutunun. Ben sahneye çıktığımda, sadece kendim için değil, sizin için de direniyorum. Unutmayın: Siz olmazsanız, bu dünya bir renk eksik kalır. Gökkuşağı tek renk olsaydı, ona ‘harika’ der miydik?”